Animasyon filmi Toy Story'nin 30. yıl dönümünü kutlamak için, ستيف جوبز Animasyonun çehresini değiştiren filmin galasından tam bir yıl sonra, 22 Kasım 1996'da gösterime giren "Oyuncak Hikayesi", yalnızca ilk uzun metrajlı bilgisayar animasyonu filmi olmakla kalmadı, aynı zamanda Jobs'un hayatında, Pixar'ın geleceğinde ve teknoloji ile sanat arasındaki ilişkide bir dönüm noktası oldu.

Oyuncak Hikayesi filminin başarısı

Toy Story, tamamen bilgisayar yapımı ilk uzun metrajlı film olarak vizyona girdiğinde, bu yalnızca başarılı bir teknolojik deney değildi; aynı zamanda animasyon dünyasının bir daha asla eskisi gibi olmayacağının da bir ilanıydı. İzleyiciler karakterlere aşık oldu, eleştirmenler görsel efektleri övdü ve Wall Street, Pixar'ın artık ciddiye alınması gereken bir güç haline geldiğini kabul etti.
Bilmeyenler için Pixar, Jobs'un Lucasfilm'in bilgisayar grafikleri bölümünü satın alıp bağımsız bir şirkete dönüştürmesiyle doğdu. Jobs, şirket 2006'da Disney'e satılana kadar Pixar'ın en büyük hissedarı olarak kaldı.
Animasyon filminin vizyona girmesinden bir hafta sonra şirketin hisseleri neredeyse iki katına çıktı ve 1995'in en büyük halka arzında şirketin değeri 1.5 milyar dolara çıktı. Pixar, bir anda sanatçılar ve mühendislerden oluşan küçük bir stüdyodan ekonomik ve sanatsal bir güç merkezine dönüşmüştü.
Pixar'ın ilk çıkışı
Steve Jobs Arşivi tarafından yayınlanan nadir bir röportajda kurucu şöyle konuşuyor: elma Pixar'ın başarısı için uyguladığı strateji hakkında kendinden emin ve net bir şekilde konuştu. Jobs, Toy Story'nin başarısının kendisi için bir sürpriz olmadığını, bunun yıllarca süren temel çalışmalarının bir sonucu olduğunu ve şunları içerdiğini açıkladı:
Steve Jobs Arşivi tarafından yayınlanan nadir bir röportajda, Apple'ın kurucu ortağı, Toy Story'nin görünüşte bir gecede gelen başarısının ardındaki uzun vadeli stratejiyi açık ve kendinden emin bir şekilde açıkladı. Pixar'ın benzersiz iş modelinin, sanatçılara ve mühendislere fikirlerinin sorumluluğunu vererek sadakatlerini ve işlerinin kalitesini garanti altına aldığını belirtti. Ayrıca, yaratıcılığın sadece bir beceri değil, stratejik bir değer olarak ele alındığı bir ortamı da teşvik ettiğini belirtti. Jobs ayrıca, Disney'de çalışma deneyiminden edindiği, yaratıcı çalışmalarda odaklanma ve disiplinin önemi hakkındaki acı dolu bilgeliği de paylaştı.
Kısacası Jobs, sırrın sadece teknolojide olmadığını, yaratıcılara hayallerini korkusuzca çizebilecekleri bir alan sağlamak ve bu hayalleri güçlü bir işe dönüştürecek bir sistem sunmakta olduğunu ortaya koydu.
akıllı liderlik

Dikkat çekici olan, Jobs'ın Pixar'ı yönetmeyi şimdiye kadar yaptığı "en zor ve en kolay" şey olarak tanımlamasıydı. En zoru, ekibin her alanda kendisinden daha zeki insanlardan oluşmasıydı. Daha kolayı, çünkü asıl rolünün kontrol etmek değil, yenilikçilerin önündeki engelleri kaldırmak ve yetenekli bireylerin gelişmesi için gerekli koşulları yaratmak olduğunu biliyordu. Bu yüzden röportajda gülümseyerek, "Gerçekten zeki insanları bir araya getirdiğinizde, tek göreviniz onları mahvetmemektir," demişti. Bu ilke, daha sonra Apple'a döndüğünde yönetim felsefesinin temel taşı haline geldi.
Bu röportajdan birkaç hafta sonra Jobs, Apple'a geri döndü. Pek çok kişinin bilmediği şey ise, Steve Jobs'un Pixar'daki deneyiminin Apple'ın nasıl olması gerektiğine dair vizyonunu yeniden şekillendirdiği ve onu, zamansız ürünler üreten ve teknolojiyi yalnızca tüketim malları sunmak için değil, kültürel değer sunmak için kullanan bir şirket haline getirmeye karar vermesine yol açtığıdır.
Sonuç olarak, otuz yıl boyunca gizli tutulan bu karşılaşma, sıradan bir anıdan çok daha fazlası. Sanat ve teknolojiyi daha önce kimsenin hayal bile edemeyeceği şekillerde birleştiren birinin zihnine bir bakış sunuyor. Bu nadir röportajda, yaratıcılığın bir endüstri haline gelebileceğine, hikâyelerin kültürleri dönüştürebileceğine ve teknolojinin doğru şekilde yönlendirildiğinde kalıcı bir şey inşa edebileceğine inanan bir adamın hikâyesine tanık olacaksınız.
المصدر:



2 yorum